İnsanın zaman zaman hayal ettiklerine karşın ruhsal olarak modunu düşürdüğü bir konu geç kalmak, geç kalınmışlık. Şimdinin ve geleceğin etkisinin önemli kalmaz geriye doğru uzandığımızda. Yapmak istediklerimizi kaçırdıktan sonra belki daha anlamlı belki değeri daha yüksek şeyleri yarına hazırlanarak yapabilecek durumdayken buna izin vermeyiz. Biliriz ki bazı şeyler tadında, bazı şeyler yaşında güzeldir. İki kere aynı mutluluğu yaşamak için oldukça zeki ve tedbirli bir insan olmanız gerekir.Evereste tırmanmayı hayal ederek geçireceğiniz 20 yıl boyunca neredeyse kendinizden bir kişi daha büyütmüş olarak oraya ulaşmaya anca karar verirsiniz. Ya da oldukça mantıklı kararlar ile hayatı idam ettirir, hayatı bir kurala koyup, her şeyi başarırsınız ama duygularınızın kendi içsel hikayenize dökümünü yaşayamassınız her alanda her konuda fikir sahibi olarak yaşayıp her alanda düşsel dünyasının başarısızlığa veya geriye doğru baktığında o naif kaçmışlık duygusunu tadamayan biri olarak hayatınızı sonlandırırsınız. Kim olduğunuza ve kim olarak devam etmek istediğinize karar vermiş olarak bu yazıyı okuduğunuzu düşünüyorum. Yetiştiğiniz çevre, ailenizin disiplini, sizin genetik olarak disiplinli bir kişi olarak yetişmeniz bir dağa kaç kere tırmandığınıza veya bir ormanı kaç renkiyle görebildiğinizi belirler. Eğer hayat boyunca bir planınız olursa fikrimce bunun yüksek oranını gerçekleştirirsiniz. Tabi ki emeksiz bir plan,sadece boş bir düştür. Boş bir düşte ancak insanı dillere düşürür. O yüzden gerçekten emek verirek hazırladığınız bir plan doğrultusunda yaşarsanız bunları gerçekleştirebilirsiniz. Güzel seyahatler yapıp, iş kariyeriniz de yükselebilirsiniz, evinizi biraz uzun aralıklara büyütüp, araba modelinizi takvim yapraklarını değiştirme hızınıza göre yenileyebilirsiniz. Bunun yanında ailenizle daha çok yaşlanmaya başlarsınız yeri gelir mezuniyet gururları yaşar yeri gelir hastane duvarlarında geçici hüzünler yaşarsınız.Anlattıklarım sanki şu an oturduğum odadan çıkmassam, şu an bir dünya haritasına bakıp kendimi orada yürütmessem ve bunu bir zamandan sonra tekrarlamassam kendimi gördüğüm yer. Genel olarak büyüdüğüm evi, arkadaşlarımın büyüdükleri evi daha geniş yelpaze de toplumumun büyüdüğü evi gördüğüm yer.

Yine de hayat ne kadar tekrara bağlarsa bağlasın eğer göz bir kere gördüğünden daha farklı bir şey yakalarsa, burun aldığı kokudan sıkılmaya başlarsa, düşünceler yeniden kıpırdamaya başlarsa ve geç kalınmışlıkta yıllar sonra geride bırakılırsa insan o gün yeni kıyafetler giyip, hiç yaşamadığı deneyimleri yaşayabilir, uzun yolculuklar yapıp, yeni enstrümanlar çalabilir. Ofisin pencerelerini açıp, bilgisayar dosyalarından insan hayatları çıkarabilir, yaşamın nakliyesinin kağıt parçalarınının üzerinden geçtiğini ve yaşamaya değer bir kişi olmak için kendi canınıdan sonra her nesnenin canına inanmak gerektiğini anlayabilir. Sadece yaşayanların değil, yaşamayanların canınıda sevmelisiniz. Öyle ki sadece bir nefes alıyorsunuz ama telefonunuzdan geçen bilgiler, işlerinizden, mutfağınızdan geçen o kadar nefes var ki hangisine iyi nefes aldırabiliyorsunuz onunla o kadar başarıya ulaşıyorsunuz. O yüzden nefes aldığınız kadar nefes aldırmayı da öğrenin.

Geride kaçırdıklarımız veya kaçırmayı istemesek de bir şekil de elimizden uçup giden, kaybolan şeylere o anların en güzel durumları olarak bakmak bu duygunun anlatımını sonuna gelirken en dikkatinizi vermenizi istediğim yer. Hatırlayın ki o zamanın içinde de şu an olduğunuz gibi düşleyebiliyordunuz, mantığınız vardı, o yaşınıza göre eğitim alıyordunuz, yani şimdilerde geç kalınmışlık olarak ne düşünüyorsanız belki birkaç yıl sonrada şu an için aynısını düşünceksiniz. Ama şu an geleceğe yönelik bir problem içindemisiniz, bir korku dünyasında mı nefes alıyorsunuz, yürüdüğünüz yolda bir taş mı görüyorsunuz? Hayır, işte o zaman içinde yaşadıklarınız şu anki kadar rahat devam etmiş olmalı ki şu an birkaç kulak duymasıyla aklınıza gelen şeyleri hatırlamaktan öteye geçin ve kafanızda ki tartışmayı sonlandırın. Elinizde olan kaybettiğiniz şeylere karşı da şu an ki durumunuzun o durumun devam etmesiyle size neler getirebilecekti veya neler götürebilecekti diye düşünün. Artıları, eksileri toplayıp kendinize kar veya zarar çıkarmayın. İyi ki yaşamışım, iyi  ki tatmışım duygusunu enjekte edin kendinize.Ya hiç o duyguya sahip olmasaydınız ya da hiç o varlığa ulaşmamış olsaydınız. Uzaklardan kaçının, ama uzaklara bir duygu beslemeyin. Hatalarınızıda, başarılarınızıda kendiniz yaptığınız için kendinizle gurur duyun. Bugün ne gelecekten ne geçmişten ileri gidin. Bugün yaptığınız her şeye saygı duyun ve kendinize saygınızı hiç bozmadan hayatınızı devam ettirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir