Başlığın içerisinde Karadeniz olduğunda yeşilliğin, yağmurun, temiz havanın kokusu olmadan olmuyor. Batı Karadeniz’de gerçekten kendini saklayan doğasıyla ya da Doğu Karadeniz kadar keşfedilmemiş doğasıyla desek daha doğru, ayak basanları hem mest ediyor hem de adının dilden dile dolaşmasının kaynağını pazarlamasız kendisi sağlamış oluyor.Türkiye’de doğa, tarih, yemek bunlar bir şehrin yöneticisinin, halkının ne kadar çok ilgi göstermesiyle, reklamı, tanıtımıyla bilinen kültürel şeyler. Aslında genel olarak Dünya içinde çok farklı işlemiyor. Çünkü, birçok insan daha kendisini keşfe açamamışken, tabiatı keşfetmesi mümkün olmuyor. Bir şeyler her zaman insanlara sunulmalı, gösterilmeli, hatta neredeyse bir tur ayağında yanına kadar getirilmeli. Bu noktada bunu yapan artık her neyse hem kazanç sağlıyor hem de kaybedebiliyor. Kaybeden genelde doğa, kazanan ise halk oluyor. Keşfe açılmamış yerleri göstermek isteyen gezgin yazarlar, milyonlarla, binlerin seyahat ettiği yerler arasında ki farkı gördüğünde üzülebiliyor, çünkü insanın görmesi gerektiği yer tur ayağı değil, hakiki güzellik olsun istiyor çünkü doğanın karşılaştırılamayacak kadar güzel olduğunu biliyor. Lütfen kazandığımız yerleri, kaybettirmeyelim. Şimdi Batı Karadeniz’in şehirlerine doğru, Bolu, Düzce, Kastamonu, Zonguldak, Bartın, Karabük ve Sinop’a uzanalım.

Batı Karadeniz, Bolu, Mengen: Yedigöller Milli Parkı

Batı Karadeniz, Bartın, Amasra: Deniz Feneri

Batı Karadeniz, Düzce, Gölyaka: Güzeldere Şelalesi

Batı Karadeniz, Zonguldak, Üzülmez: Gökgöl Mağarası

Batı Karadeniz, Karabük, Safranbolu: Kristal Teras

Batı Karadeniz, Sinop, Erfelek: Tatlıca Şelalesi

Batı Karadeniz, Kastamonu, Cide: Gideros Koyu

Not: Covid_19’u yendiğimizde buluşalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir